6 Şubat günü Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraş merkezli zelzeleler ile ilgili hem yardım kampanyalarının hem de haber takibinin en çok toplumsal medya üzerinden yapılması, dijital platformların gücünü gözler önüne serdi. Hususla ilgili açıklama yapan Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, sarsıntı nedeniyle reklam faaliyetlerini yüzde 90 oranında azaltan firmaların toplumsal medyayı avantaja çevirdiklerini söyledi.
Deprem yardımı yapan şirketlerin dijital pazarlama noktasında süratli konum aldığına işaret eden Kaplan, “Ancak bu reklamların hedefi, bağış kampanyalarının daha çok bireye ulaşması gayesiyle yapıldı” dedi.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 6 Şubat günü 11 vilayetimizde büyük yıkımlara neden olan zelzeleler, Türkiye gündeminin bir numaralı hususu haline geldi. Bu süreçte 47 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybederken, ülke genelinde bölgenin yaralarını sarmak için yardım kampanyaları başlatıldı. Hem Türkiye’yi yasa boğan felaketin ülke gündeminde tutulması hem de sarsıntı bölgesi için başlatılan kampanyaların süratle hayata geçirilmesinde en büyük kolaylığı toplumsal medya sağladı. Zelzele felaketi sırasında toplumsal medyanın gücünü bir defa daha gördüğümüzü söyleyen Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, şirketlerin bu süreçte dijital platformları büyük bir avantaja dönüştürdüğünü söyledi.
“Hem dijital hem de TV reklamları durma noktasına geldi”
Şirketlerin bu süreçte toplumsal medya üzerinden bağış kampanyaları başlatarak dijital pazarlama noktasında süratli durum aldığına işaret eden Yasin Kaplan, “Hepimize büyük acılar yaşatan zelzelelerle birlikte birçok marka sadece dijital reklamlar değil, geleneksel ve TV reklamlarını da durdurdu. Birtakım markalarda ise daha ağır strateji yerine daha yumuşak bir toplumsal medya bağlantısıyla yoluna devam etti. Lakin bu reklamların emeli, bağış kampanyalarının daha çok bireye ulaşması ve bu manada daha yüksek fiyatta bağış toplamak maksatlı oldu” dedi.
“Sosyal medyanın gücüyle birlikte karanlık yüzünü de gördük”
Afet sonrasında toplumsal medyanın hem bireyler hem de kurumlar tarafından çok ağır bir biçimde kullanıldığını belirten Kaplan, “Bu süreçte toplumsal medya kanalları ve arama motorlarında dolandırıcılar uzunluk göstermeye başladı. Örneğin AFAD yahut başka bağış kurulumlarının sitelerine benzeri bir siteler klonlanıp bu sitelere bağış yapmak isteyenleri dolandırmaya yönelik bir süreç yaşadık. Bu üslup durumların önüne geçmek için dikkat edilmesi gereken mevzulardan biri, bilhassa Twitter üzerinden tıkladığınız linkte açılan URL’nin bağış yapılacak kurumun sitesiyle uyuştuğuna dikkat edilmesi olacaktır. Afet periyodunda toplumsal medya ile ilgili karşılaştığımız bir öteki karanlık nokta ise birçok kişi hakkında soruşturma açılmasına neden olan uygunsuz içerik ve temelsiz ihbar paylaşımları oldu” tabirlerini kullandı.
Haber takibinde yüzde 73 ile toplumsal medya zirvede
Dijital pazarlama stratejileri konusunda mart ayı itibariyle tekrar bir hareketliliğin başladığına da vurgu yapan Kaplan, şunları söyledi: ”İPSOS Araştırma firmasının şubat ayında yaptığı anket çalışmasına nazaran, iştirakçilerin yüzde 73’ü sarsıntı ile ilgili haberleri toplumsal medya üzerinden takip ettiğini belirtiyor. İştirakçilerin haber takibi için en çok tercih ettiği platform ise yüzde 74 ile Instagram. Sonrasında ise sırasıyla Twitter, YouTube ve Facebook geliyor. Bilhassa kamu kurumları ve STK’ların sarsıntı yardımları konusunda firmalarla yaptıkları işbirliklerini toplumsal medya aracılığıyla öne çıkarması, bu mecraya olan yüksek ilginin nedenleri ortasında gösterilebilir. Yeniden zelzeleye karşı sessiz kalan birtakım küresel markalara reaksiyonlarını göstermek isteyenlerin toplumsal medyaya tartı vermesi de bu ilgi artışının sebeplerinden biri oldu.”
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
